Lise yıllarımda spor hayatım

 Yazı ile ilgili fotoğraf ve linkler son kısımdadır. 

Orta okulu ve Lise 1'i Ankara'da dayım ve anneannemin yanında, Ankara Koleji'nde okudum. Eniştem ve teyzem de eniştemin Cumhurbaşkanlığını koruyan bölüğün komutanı görevinde olması nedeniyle Ankara'daydı. Birbirimize sık sık gider gelirdik.

Lise 1'de 2 dersten ikmale kaldım. İkmale kaldığım İngilizce ve İngilizce kompozisyon derslerini aynı hoca, Mr. Hill veriyordu. Mr.Hill’in bana olan sevgisi nedeniyle sınıfta kaldım.

Dayım yengemle evlendi, ben İzmir Koleji’ne (Bornova Anadolu Lisesi) nakloldum. O sırada İzmir Koleji'nde okuyan Vasıf'ın yanına gitmiş oldum. 3 sene yatılı okudum.

Okuldaki ilk senem Vasıf orada olduğu için güzel geçti, adaptasyon sorunu yaşamadım. Spor yapıyordum; ama hiçbir takımda (sınıf takımım dahil) yer almıyordum.

İkinci sene, bir gün sınıf arkadaşım Hasan (Allah rahmet etsin) bana “Emin, Perihan’dan 3 ders yırtmak ister misin?" diye sordu. Perihan hanım bizim Edebiyat hocamızdı, pek de anlaşamazdık. Ben “Nasıl olacak bu iş?” dedim. Her sene 16 Aralık'ta "Atatürk Kır Koşusu" yapılırdı. Bu koşulara, okullar 8 koşucu ile katılırdı. Okulumuzun seçmelerinde ilk sekize girersem, o gün 1, iki gün sonraki koşuda da 2 Perihan dersinden yırtacaktım. Böyle cazip bir teklife hayır diyemezdim.

Okul seçmelerinde üçüncü oldum. Birinci Hasan oldu, ikinci bir üst sınıftan Tuncay oldu.

İzmir'deki yarış, Fuarın önünden başlayıp sahilden Efes otelin olduğu yerin yanındaki meydanda bitiyordu.

Yarış başladı, ben Hasan'ın beni geçmesini beklerken yarış bitti. Ben 16., Hasan 28. Ve Tuncay 41. oldu.

Okula dönünce herkes bana Hasan'ın ve Tuncay'ın kaçıncı olduğunu sordu; benim kaçıncı olduğumu soran olmadı. Ertesi gün, Beden Eğitimi hocamız Ahmet Bey bana "Sen 16. olmuşsun" dedi.

Tabi 3 Perihan dersinden kurtulmuştum.

Bu durum benim okuldaki sporculuk günlerimin başlamasını sağladı. İlk olarak, Göztepe stadında, herkesin katılması serbest olan 5000 metre yarışına katıldım. Bir gün önce yağmur yağdığı için yerler ıslaktı. İlk defa çivili ayakkabı giyiyordum. Stadın etrafında 1 tur koşmak 400 metre eder. Yani 5000 metre 12.5 tur demekti. Yarış başladı. 4.turda sağ ayakkabımın bağcığı koptu, Ahmet hocanın yanından geçerken “Ne yapacağım hocam?” dedim o bana “Çıkar at” dedi. Bende sahanın içine çıkarıp attım. Meğer koştuğumuz pistin içine atsaymışım diskalifiye olacakmışım. Bir ayağım ayakkabılı öbür ayağım çoraplı ıslak sahada 8 tur koştum. Seyirci daha evvel benimle gırgır geçerken, şimdi alkışlamaya başladı. Neticede 3. oldum ve üçüncülük madalyası aldım.

İlk resmi koşum 1.500 metre koşusu idi. Arkadaşlar bana, "Namık Kemal Lisesi'nden Hasan çok iyi koşar, sen onun peşine takıl yeter" dediler. Yarış başladı Hasan fırladı, ben de peşinden; ama Hasan kendini ayarlayamamış, yarıda yarışı bıraktı. Kaldım mı ben en önde, ne yapacağını bilmez bir halde koşuyorum; arada bir geriden gelenlere bakıyorum, tabi bunlar yanlışmış. Netice de başka okuldan bir arkadaş, son 100 metrede beni geçti ve 2. oldum. Birisi koluma girdi ve yürütmeye başladı çünkü yarıştan sonra aniden durulmazmış. Benden sonra gelenleri durdurmaya kalktılar; ama “benim 1 turum daha var” cevabıyla karşılaştım.

Beni yürüten kişi İzmir Atletizm Ajanıymış, bana İzmir takımında olmamı teklif etti, ben "Hocama sorun" deyip atlattım.

Bundan sonra sırayla okul futbol takımında, voleybol takımında, basketbol takımında oynamaya başladım. 4 branşta okulu temsil eden ilk sporcu oldum.

Bir basketbol maçında rakibimizin formsuz zamanına rastlamıştık ama kazanacağımızı düşünmeyen sporcu arkadaşlarımız maça gelmeyince hepsi hepsi 7 kişi olan takımımız maçın son dakikasına dörder faullu 3 kişi ve galip olarak girdik. Neticede maçı kaybettik. Ahmet bey pazartesi(ertesi gün) günkü bayrak töreninde kürsüye çıkıp bizleri övdü ve “Okulumuzu herhangi bir branşta temsil eden öğrencimizin notu 10 dur” dedi.

Lise 2 de karnede 12 dersten zayıf getirmiştim. Babam zayıfların içinde beden dersinin de olduğunu görünce annem ile okula geldiler ve beden dersinden rapor almak istediklerini söylediler.

Ahmet hocanın cevabı “ 4 değil 5 olmalıydı yanlışlık olmuş” halbuki bayrak törenindeki konuşmasına göre 40 olması gerekir, belki 40 ın sıfırı düşmüştür.

Yıllıklarda neden yılın sporcusu olmadığıma gelince... Benim derslerim pek iyi değildi. Okul yönetimi de hem çalışkan, hem sporcu olmanı istiyordu.
































Comments

Popular posts from this blog

Halk Sokaktaki Ev

Emin Dedemin Evi